27 Eylül 2015 Pazar

Kösem Sultan ( 15. bölüm Elveda Safiye Sultan.)




( Kösem Ahmet Han biraz işveyle, cilveyle karışık biraz da kendini acındırarak büyük valide ile ilgili olan konuşmasını yapar. Onun artık iyice yaşlandığını, artık bu sarayın gürültüsünden, sorunlarında uzakta rahat, huzurlu günler geçirmesi gerektiğini, tek isteğinin büyük validenin iyiliği olduğuna bir şekilde hünkarı inandırmayı başarır. Aslında Ahmet Han bu tür şeylere inanmaya zaten çoktan hazırdır. Onun da istediği budur çünlü Safiye sultan her daim kendini devlet meselelerinin içine sokmakta, hükümdar gibi kararlar almaktadır ve bu durum Ahmet Han'ı rahatsız eder ama bir yerlerden bu sözleri duymaya ihtiyacı vardır. Kösem de onun hislerine, aklındaki düşüncelerine tercüman olur. Sonuçta hünkarın kararı büyük valide Safiye sultan'ın eski saraya gönderilmesi yönünde oldu.  Kösem için iyi lakin Safiye sultan için kötü olan bu haber haremde tez duyuldu. Tabiki bu haberin muhatabı olan büyük valideye de duyuruldu.)

Handan Sultan- Nasıl olur bu validem? Hünkarımız ninesine bunu nasıl rava görür? Derhal gidip onunla konuşacağım.
Safiye Sultan- Lüzum yok. Hünkarımız böyle uygun görmüş madem bizde kararına karşı gelecek değiliz.
Handan Sultan- Öyle demeyin validem biz ne yaparız bu sarayda siz olmadan?
Safiye Sultan- Daha iyi ya işte ben buradan gidince sen bu sarayta tek valide sultan olarak kalacaksın. Her zaman bunu istemedin mi? Al işte, hak ettiğin meviinin sefasını sür şimdi. İstediğin emri ver.
Handan Sultan- Böyle konuşarak beni üzüyorsunuz validem. Ne zaman size karşı bir saygısızlığım oldu?
Safiye Sultan-Her neyse. Ağalar, hazırlıklara başlayın yarın sabah buradan ayrılmış olacağız.
(Handan Sultan içinden)- Sonunda oldu. Çok uzun yıllar bekledim ama sonunda senden ve senin koyduğun kurallardan kurtulmayı başarıyorum. Ben çok uğraştım ama seni buradan postalamak Kösem'in hakkıymış ne yapalım. Önemli olan kimin göndertdiği değil senin gidiyor olman Safiye sultan. Artık haremin yönetimi benim ellerimde olacak. Sadece benim.
Safiye Sultan- Ben hünkarımızın yanına gidiyorum. Gitmeden evvel onunla da vedalaşmalıyım. Ne olur ne olmaz belki bu son görüşmemiz olur.
Handan Sultan- Siz nasıl uygun görürseniz validem.
Safiye Sultan- Bir şey daha var.
Handan Sultan- Nedir validem?
Safiye Sultan- Ben bu konuma kolay gelmedim Handan. Ne ateşlerden geçtim, ne ölümler gördüm  ve hepsinden bri şeyler öğrendim. En başta da insanların içindekileri görmeyi. O yüzden artık bana aman validem, canım validem demeyi bırakabilirsin. Zira içinden benden ne kadar nefret ettiğini biliyorum. Haklısın da sana kızamıyorum onca şey yaşattım sana. Çünkü hiçbir zaman seni evladıma layık görmedim. Lakin sen bana rahmen onun yanında kalmayı başardın. Kendi canından, kendi kanından olanı birini tahta çıkardın.  Her an senden kurtulmanın fırsatını aradım lakin olmadı yapacak bir şey yok kaybeden ben, kazanan sen oldun. Lakin dikktali ol kazandım diyerek gaflete düşüp de hata yapma. Zira karşındaki o küçük kız, Kösem, senin en büyük rakibin. Benim gölgemden kurtulduğunu sanrken onun ateşlerinde yanmayasın.
Handan Sultan- O kim ki  bir validenin karşında durmaya cürret edecek. Neyse, öğütleriniz için sağolun validem.
(Safiye Sultan içinden)-Herkes kendi büyüğünden gördüğünü yaparmış, onu örnek alırmış. Ben validem Nurbanu'dan zulüm ve kandan başka bir şey görmedim ki sana daha başka, daha güzel şeyler gösterebileyim. Sana karşı hep gaddar bir valide sultan oldum lakin yüzüne hiç ama hiç söylemediğim, bundan sonra da söyleyemeyeceğim bir şey var ki o da sana olan hayranlığım, içten içe hissettiğim sevgidir Handan. Çünkü sen benim tüm kalbimle istediğim lakin yapamadığım şeyi yaptın. Ellerinde masum kanı olmadan sevdiğin adamın yanında kalmayı başardın ve oğlunu tahta çıkardın.  Dilerim bundan sonra da hep temiz kalırsın.

( Safiye sultan torunu Ahmet Han ile son kez görüşmeye has odaya gitmek için odasından çıkar. Çıkarken tam odanın kapısında döner ve Handan valide sultana bakar. Belki de bu Safiye sultanın gelinini son görüşüdür. O bakış öyle derin ve farklıdır  ki Handan sultan içinde bir şeylerin acıdığını hisseder.)

(Handan Sultan içinden)- Hep bu günü bekledim. Her an, her saniye bu gün için, senin bu odadan son kez çıkıp gieceğin gün için hayaller kurdum. Şimdi bu içimde ki acı neden? O bakışın ne içindi Safiye Sultan. Sanki bir annenin evladına son bakışı, bir elvedası gibiydi. Olamaz böyle bir şey değil mi? Sen hiç kimseye sevgiyle bakamazsın, senin bir kalbin yok öyle değil mi? Neden validem? Neden bir kez olsun beni sevmediniz? Neden bir kez olsun bana elllerinizi uzatmadınız? Siz kendiniz gibi bir Venedik gelini beklerken oğlunuzun bir Yunan kızı aldığını kabul etmek bu kadar zor muydu? Hep gözlerinizin içine baktım az önceki sevgi dolu bakış için ama hep nefret gördüm, acıyı yaşadım. Öyleyse şimdi bu bakış neden?

Bölüm Sonu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder