( Kösem bütün gün ve gece Dildar kalfanın söylediklerini düşünür. Kendi kendine "doğru olabilir mi bu? Ben, ben gerçekten Safiye sultan gibi biri miyim?" diye sorular sorar. Bazen bu souların cevabı "hayır, öyke olmam mümkün değil" bazen de "evet, bende onun gibi olacağım. Hatta belki ondan çok daha kötü biri" olur. Kafasındaki bu bitmek bilmeyen düşüncelerle sabahın olduğun bile farkına varamaz. Kapı açılıp Dildar kalfa içeri girdiğinde ancak kendini toplayabilir.)
Dildar kalfa- Sultanım.
Kösem- Gel dildar. Hayırdır erkenden gelmişsin?
Dildar Kalfa- Dünden sonra nasıl oldun merak ettim lakin pek de iyi görünmüyorsun. Gözlerinin altı şişmiş. Uyumadın mı sen gece?
Kösem- Nasıl uyuyabilirdim ki?
Dildar kalfa- Haddimi aştığımın farkındayım. Ben o lafları sen bütün gece ayakta kal diye değil, kendine gel diye söyledim. Yanlış yollarda yürümeye başlama diye.
Kösem- Biliyorum, biliyorum ama... neyse sen haklıydın hata ettim ben. Bir anlık hırs uğruna ben de karnımdaki minik şehzadem de ölebilirdik.
Dildar kalfa- Alışmalısın bu tür durumlara hünkar o sonuçta. Bugün seni yarın bir başkasını almaya hakkı var. Bu geçmişte de böyleydi, şimdi de böyle, gelecekte de böyle olacak. Birini engellesen diğerini engelleyemeyeceksin. Hünkarımız Ahmet Han "ben Kösem'den başkasını istemem" dese bile büyük valide Safiye ve Handan valide bir yolunu bulup hünkarı başkasını ister hale getirecekler. Kanun-ı Kadim böyle Osmanlı'da. Sen sadece evladınla ilgilenecek gerisine karışmayacaksın. Gelip geçici dünya uğruna da kimsenin ağını alıp kanına girme. Anladın mı beni? Tamam mı?
Kösem- Son bir şey daha yapmam lazım bu gelecekteki şehzadelerim için de benim ve Ahmet'imin hayrı içinde şart. Ondan sonra kimseye karışmayacak kendi halinde bir sultan olacağım. Söz.
Dildar kalfa- Hey Allah'ım. Neymiş o yapman gereken son şey?
Kösem- Safiye sultanın bu saraydan uzaklara gitmesini sağlamak. O burada olduğu müddetçe bana huzur yok demektir.
Dildar kalfa- Doğru dersin o buradan gitmezse er ya da geç seni buradan gönderir de nasıl ikna edeceksin hünkarı ninesini göndermeye. Anası Handan sultan bile onca dil döktü de göndermedi.
Kösem- Göndercek kalfa. Öyle ya da böyle o kadın bu saraydan gitmek zorunda. Aksi halde neler yapacağını tahmin edersin. Fırsatını bulduğu ilk anda benden kurtulur.
Dildar kalfa- O halde Ahmet Han ile konuşman onu ikna etmen lazım.
Kösem- Kesinlikle.
(Kösem bir an evvel Safiye sultandan kurtulmak için akşam olunca Ahmet Han'ın yanına gitmeye karar verir. Ne aklında bir plan kurmuştur ne de başka birşey. Tek yapabileceği Ahmet Han'ın aşkına güvenmektir. Artık geri dönüş yoktur ya bu konuşmadan sonra büyük valide Safiye sultandan sonsuza kadar kurtulacak ya da hünkarı ikna edemezse büyük valide Kösem'in arkasından işler çevirdiğini öğrenip onu ölmekten beter edecektir. Lakin artık ne olacaksa olacaktır. Kösem ne pahasına olursa olsun geri adım atmayacaktır.)
Bölüm Sonu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder