19 Haziran 2014 Perşembe

Bazı padişahlar ve hikayeleri...

               Mücevher düşkünü-Kanuni Sultan Süleyman:


Babası ve dedesinin aksine şık, süslü ve haşmetli giyinmeyi severdi. Serasere ve diba giyer, üstünde çok fazla ziynet eşyası bulunurdu. Değişik değişik çakşırlar giydiği için Yavuz onu "çakşırlı" diye çağırırdı. Hatta bir seferinde yine ihtişamlı elbiseler içinde görünce Yavuz oğluna takılmak istemiş ve "anana giyecek bir şey bırakmamışsın" diye alay etmiş.
Sultan Süleyman babası gibi kuyumculuğa meraklıydı; ustalığı o derecedeydi ki İtalyan kuyumculuk sanatının örneklerini tanıyacak ve uygulayacak kadar mükemmeldi.
                Eyer yapan padişah- 2. Osman(Genç Osman):


Sultan Genç Osman çocukluğundan beri saraçlığa ilgi duymuş ve bindiği atların eyerlerini genellikle kendisi yapmıştır. Öldürülmek üzere yeniçerilerin eline geçtikten sonraki son yolculuğunda eyersiz bir ata bindirilmiş olması ise tarihin en acı alaylarından biri olsa gerek.
             Birden çok mesleği olan padişah- 1. Mahmut:


Padişahların genelde birer mesleği olurdu fakat 1. Mahmut'un bir mesleği yoktu, meslekleri vardı. şöyle bir bakınca eminim ki sizde çok şaşıracaksınız bu meslek bolluğuna:
Hilalci, mühür kazıcısı ve kuyumcuydu. vakti müsait olduğunda kantaşı üzerine mühür kazardı. Ayrıca abanoz ve fildişinden kürdanlar(hilaller) yapardı. Kazdığı mühürleri çarşıda sattırır, eline geçen paralarla sadakalarını dağıttırarak sevap kazanmaya çalışır, diğer kısmı ile ise ufak tefek ihtiyaçlarını karşılar, bundan da büyük bir zevk duyardı. Bir gün vezirlerden birisi kendine, "şevketlim, milletin hazinesi sizin demektir. Niçin böyle uğraşır zahmet edersiniz?" deyince padişahtan "milletin hazinesini millete sarf etmek gerek. Saniyen, insanın çalışıp alın teri dökerek kazandığı paranın zevki bir başkadır." cevabını almıştır.
                        "Bu bir felaket"-6.Mehmet Vahdettin:



Hain mi yoksa kahraman mı? diye hala tartışılan Sultan Vahdettin devletin en zor zamanında padişah olmuştu. Mabeyn başkatibi Ali Fuat Türkgeldi'nin anlattığına göre Sultan Vahdettin cülus törenine giderken bastonunu Çengelköy'deki köşkünde unuttuğunu anlayınca "bu bir felaket" demiştir. Sonradan Topkapı sarayına adım atarken söylediği bu ilk söz yüzünden saltanatı da felaketle geçti, yorumu yapılmıştır.
                       Ulucami'nin hikayesi- Yıldırım Bayezid:



Bursa'nın çekim merkezi olan Ulucami'nin bir Niğbolu adağı olduğunu bilir miydiniz?
Rivayete göre Yıldırım Bayezid, Niğbolu seferini zaferle sonuçlandırırsa ganimet malından 20 tane cami yaptıracağına dair adakta bulunur. Bir süre sonra bu camileri ayrı ayrı yaptırmanın çok zor olduğunu anlayan Bayezid, etraftan bir çözüm bulmalarını ister. Onlar da adağında 20 kubbeden söz ettiğini, eğer 20 kubbeli bir cami yaptırırsa bu adağın yerine gelmiş sayılacağını padişahı ikna ederler ve Ulucami böylece ortaya çıkar.


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder