30 Haziran 2014 Pazartesi

Tarihe olan ilgim ve bakış açım.



Selam arkadaşlar. Bu günkü yazımda kendimden bahsedeceğim. Tarihe nasıl ve ne şekilde ilgi duymaya başladım? Nasıl bu ilgi arttı ve tarih bölümü okumaya gitti bunları sizinle paylaşacağım.

Tarihi olay ve karakterlere küçüklüğümden beri bir sempatim vardı aslında, ama öyle tarihe çok da meraklı değildim. O da diğerleri gibi bir dersti sonuçta benim için. Ne olmuş neden olmuş ilgimi çekmezdi. Olmuş bitmişti işte.

Hatta bazı zamanlar sempatimin kaybolduğu da olurdu. Çünkü hep ezber hep ezber. Tarih denince ezber akla gelir. Sınavdan bir gün önce hocanın sorumlu tuttuğu konuları ezberler sınava girersin ve geçersin. Hemen hemen herkeste de böyle değil midir? (istisnalar hariç)

Ama zamanla bu tutumumda değişmeler başladı. Özellikle lisedeyken. Tarihe daha fazla ilgi duymaya başladım. Tabi ki yine ders olarak hala ezberciyimdir :) Ama tarihteki olayları araştırmak ve öğrenmeyi bununla ilgili kaynaklar okumayı çok severim.

Tarihe ilgiliydim ama hiç sevmediğim tarihi karakterler vardı. Mesela Kanuni Sultan Süleyman. Onu sevmezdim. Çünkü gitmediği ülke almadığı kale kalmamıştı. Oku oku bitmiyordu. Ama sonra muhteşem yüzyıl yayınlanmaya başladı ve bu sevmediğim padişah en sevdiğim padişahlardan biri oldu. Ve Osmanlı tarihi zamanla en ilgili olduğum alan oldu.



Daha sonra lise bitti ve üniversite hayatı başlamak üzereydi. Üniversite sınavlarına girdim ve tercih verdim. İçimde bir yerlerde tarihe istek vardı ama tercihlerim arasında tarih yoktu. İlk tercihim malesef gelmedi. Bazı yerleri virgülle kaybettim. Ama sonuçta kaybettim. Ek tercihimde ilk olarak tarihe yer verdim. tarih beni istedi ben de tarihi istedim.Tarih iş olanakları açısından dezavantaj olsa da benim için sevdiğim bir alanda olduğum için mutluyum. Bu alanda bir yerlere ulaşmak zor ama kolay olan da değerli olmazdı.

Şimdi içinde bulunduğum alandan çok memnunum ve çok daha farklı bakıyorum tarihe. Kimse nesnel değildir, olamazda. Çünkü herkesin farklı görüşleri vardır. Lakin tarihteki olaylara ve karakterlere olabildiğince o dönemden bakıldığında yaşananların neden yaşandığı fark edilir. Savaşlar olmuş. Olması gerektiği için. O dönemde ne kadar çok savaş kazanır toprak alırsan o kadar güçlüsün. Ölümler olmuş. Örneğin bir padişah oğluna ya da kardeşine kıymış. Bu günümüz için bir vicdansızlık. Ama o dönemde bir mecburiyet. Çünkü tarihte imparatorluklar döneminin tek kuralı vardır. Ya ölecek ya da öldüreceksin. Aslında bu her dönem için geçerlidir. Güçlü olan bir adım öndedir. Ama o dönemki gibi "sen hata yaptın hadi öl" denmiyor günümüzde.

benim görüşüm o dönemin insanlarının yaptıkları ne taht ne taç ne de krallık uğruna. hepsinin ardında yatan yegane neden hayatta kalmak. ( tabi yine söylüyorum istisnalar hariç bazılarının gözünü gerçekten hırs bürüyebiliyor. )


 






2 yorum:

  1. Çok iyi anlatmışsın :D Ben seni anlatsam aynı böyle anlatırdım :D kkk

    YanıtlaSil
  2. çok teşekkür ederimmm :)))

    YanıtlaSil