Murat- Validem. ( validesinin elini öper.)
Nurbanu- Hoş geldin aslanım. Seni ne kadar özledim bir bilsen.
Murat- Bizde sizi özledik validem lakin sultan babam odasında mı? Gidip ellerini öpmek isterim. Hayli özledim sultan babamı.
Nurbanu- Baban meşgul aslanım. Bu aralar gözü kimseyi görmüyor.
Murat- Devlet işleri böyldedir validem. İnsanı ailesine bile hasret kor.
Nurbanu- Ya ya öyle. Neyse sen odana geç güzel bir dinlen aslanım. Malum uzun yoldan geldin. Daha sonra iyice bir hasret gideririz ana oğul.
Murat- Peki validem. İzninizle ben daireme geçeyim.
Nurbanu- Murat.
Murat- Buyurun validem.
Nurbanu- Safiye nerde gelmedi mi? Ya da geldi de bizi görmeye lüzum mu görmedi?
Murat- Olur mu öyle şey validem.
Safiye- Sultanım. (eğilir)
Murat- İyi insan lafının üstüne gelirmiş.Biz de tam senden konuşuyorduk Safiye'm.
(Nurbanu içinden- İti an çomağı hazırla demişler.)- Hoş geldin safiye. Yolculuk nasıl geçti?
Safiye- Rahattı sultanım.
Nurbanu- Ala.
Murat- Neyse validem ben daireme geçeyim bir hayli yorgunum.
Nurbanu- Tabi aslanım.
Nurbanu- Torunum Mehmet nerde?
Safiye- Uyuyordu direk daireye gönderdim. Akşam ninesini görmeye getiririm.
Nurbanu- Didar kalfa nerde? Onu etraflar da göremedim. Sizinle gelmedi mi yoksa?
Safiye- Kalfa yok sultanım. bir gece ansızın kayboldu. Kaçtı mı? Öldü mü? Sağ mı? Hiç bir malumat alamadık. Hatun kuş oldu uçtu sanki. Ne bir gören ne bir duyan.
Nurbanu- Anladım. İyi bir kalfaydı. İşinde gücünde, kimseye zararı olmazdı. Yazık.
Safiye- Öyle
Nurbanu- Neyse boşverelim bu tür konuları. Neşemizi kaçırmayalım. Bu gece büyük bir eğlence tertip ettim sizin için. Gülelim, eğlenelim, her türlü gam- keder musiki le beraber aksın gitsin içimizden.
Safiye- İyi düşünmüşsünüz validem. O halde ben gideyim de hazırlanayım. Akşama pek zaman kalmdı.
Nurbanu- Çekilebilirsin.
( Akşam olmuştur. Safiye'nin hazırlığı da bitmek üzeredir.)
Melek- Pek güzel oldunuz sultanım. Lakin benim aklıma takılan şeyler var sultanım.
Safiye- nedir onlar Melek?
Melek- Nurbanu sultan sizi çok iyi karşıladı. Didar kalfa meselesinden sanki bi- habermiş gibi davranıyor. Bunlar yetmezmiş gibi bir de sizin için eğlence tertip etmiş. Sizce bunların altında bir şey aramalı mıyız?
Safiye- bana kötü bir niyeti var gibi gelmedi. Çok sıcak ve içtendi tavırları. Lakin yine de tedbiri elden bırakmayalım.
( Safiye tüm hazırıklarını bitirir ve hareme iner. Nurbanu sultan gerçekten Safiye için mükemmel bir eğlence tertip etmiştir. Raks, müzik herşey vardır.)
Safiye- Mihrimah sultanım, Nurbanu sultanım, sultanlarım. ( eğilir.)
Nurbanu- Gel safiye, otur şöyle yanıma.
Safiye- Peki sultanım.
Nurbanu- Ee Safiye, beğendin mi eğlenceyi?
Safiye- Hem de çok. Siz yaparsınınz da beğenilmez mi sultanım. Her şey kusursuz olmuş.
( Tam bu sırada şehzade Mehmet yardımcılarla gelir)
Nurbanu- Kim gelmiş, kim gelmiş, benim küçük aslanım mı gelmiş?
Safiye- Öpsene oğlum ninenin elini.
Mihrimah sultan- Maşallah, allahım nazarlardan esirgesin. çok tatlı.
Safiye- Sağolun sultanım. Amin. Lakin keşke şehzadem Mehmet'in babası da burada olsaydı.
Nurbanu- Aslanım yol yorgunu dinlenmesi gerek.
Mihrimah sultan- Safiye doğru söylüyor. Çağıralım sevgili yiğenim de katılsın eğlencemize.
Nurbanu- Dinleniyor dedim ya sultanım. Rahatsız etmeyelim şimdi.
Mihrimah sultan- Başka gün dinlensin. Günler torbaya girmedi ya.
Nurbanu- Mihrimah sultanım, Safiye üzülmesin diye söylemeyeyim diyordum ama madem ısrar ettiniz. Şehzadem Murat gelemez zira halvette. Aslanımın yorgunluğunu alsın diye bir cariye gönderdim.
( Safiye kalbine bir hançer saplandığını sanır. Canı o derece yanar.)
Safiye- Bu, bu nasıl olur? Hayır yalan bu. Şehzadem yapmaz bana bunu. Yapmaz.
Nurbanu- İhtiyacını görürken de sana soracak değil ya. O bir şehzde istediği hatunu alır, istemediğini almaz.
Mihrimah sultan- Nurbanu haddini aşma.
Nurbanu- Siz bu meseleye karışmayın sultanım. Zira sizi ilgilendiren bir konu değil. Sana gelince Safiye bir daha sakın kendini şehzademin sahibi olarak görme. Zira sen asla ona sahip olamazsın. Sende tıpkı diğerleri gibi bir kölesin. Benim, Nurbanu haseki sultanın bahşettiği hayatı yaşayan bir köle.
Safiye- Ben köle değil, ben bir sultanım. Ben biliyor bu eğlenceyi o hatuna engel olurum diye yaptınız. Bilerek beni kandırdınız. Hep birlik olup oyun ettiniz.
( Nurbanu Safiye'ye tokadı basar)
Nurbanu- Kendine gel hatun, seviyeni bil öyle konuş. Senin karşında emir verdğin cariyelerin yok. Şimdi odana git, bir daha da çıkma.
( Safiye sinirle odasına gider eline ne geldiyse fırlatır. )
Melek- Sultanım ne olur kendinize hakim olun.
Safiye- Seviyeni bil demek öyle konuş demek ha Nurbanu sultan. Bekle sen, göreceksin yakında benim seviyeyi. Safiye kimmiş öğreneceksin. Gün gelecek herkes gibi sen de benim önümde diz çökeceksin. İşte bu da Safiye'nin yeminidir. Tüm dünyaya önümde diz çöktürmeden ölmeyeceğim.
Bölüm sonu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder