( Kösem ve Ahmet birbirlerinden ayrılmak istemezler ve günlerce odalarından çıkmazlar. Her anları mutluluk, aşk ve huzur doludur.)
Ahmet Han- Nerden çıktın karşıma sen hatun? Nerden? Meftun ettin beni kendine.
Kösem- Denizden sana geldim. Tüm varlığımla senin olmaya, senin hep yanında, aşkında, sırrında kötü anda, öfkede, her şeyde ama her şeyde seninle olmaya geldim.
Ahmet- Mahpeyker Kösem.
Kösem- Kim o?
Ahmet Han- Sensin. Bundan böyle sen benim Mahpeyker Kösem'imsin.
Kösem- Ne demek Mahpeyker Kösem?
Ahmet Han- Mahpeyker, ay yüzlü Kösem ise daima önde olan, lider demek.
Kösem- Hımm, sevdim Kösem güzel.
Ahmet Han- Bu odada bir ömür seninle kalabilirim lakin devlet işleri ihmale gelmez. Zaten her yerde isyanlar baş gösterdi.
Kösem- Sen yok eder tüm isyanları. Ben sana güveniyor.
Ahmet- Kösem'im ( birbirlerine doyasıya sarılırlar.)
( Ahmet Han Kösem'in yanından hiç ayrılmak istemez lakin devlet işleri ile ilgilenmek zorundadır. Zira devlet geriden altın çağını yaşayan bir arslan gibi görünse de içte çürümeye başlamış, arslan yavaş yavaş yaşlanmaya başlamıştır. Haremde ise Safiye sultanın yokluğunda Kösem iyice rahatlamış. Hünkarla evlendikten sonra sultan olmuş ve kendi odasına geçmiştir.)
Dildar kalfa- Hatice sultanım beni çağırtmışsınız?
Kösem- Kösem, Mahpeyker Kösem Sultan diyeceksin Dildar kalfa. Hünkarım böyle istiyor. Bundan böyle herkes beni Mahpeyker Kösem Sultan diye çağıracak. Seni çağırtma nedenime gelince, canım ayva tatlısı çekti. Git bana o tatlıyı getir.
Dildar kalfa- Bunu cariyelerden de isteyebilirdin.bende mühim bir şey oldu sandım.
Kösem- Bu da mühim kalfa.
Dildar kalfa- Peki.
Kösem- E hadi çabuk.
( Bir kaç dakika sonra kösemin tatlısı glir.)
Kösem- Immm, Çok nefis. Sagol Dildar.
Dildar kalfa- Vazifem sultanım.
Kösem- Bakma öyle geriden gel sende ye biraz.
Dildar kalfa- Yok, benim canım istemiyor.
Kösem- İyi, sen bilirsin teklif var ısrar yok.
( Kapı açılır ve hünkarın ilk kadını Mahfiruz hatun içeri girer.)
Mahfiruz- Sultanım.
Kösem- Hoş geldin. Gel buyur tatlı yiyelim.
Mahfiruz- Yok sagolun. Bu aralar içim hiçbir şey almıyor. Malum gebelik halleri. Siz nasılsınız?
Kösem- İyiyim ben. İyi olmamam mümkün mü hünkarım bir an bile yanımdan ayrılmazken? Öyle büyük bir aşk var ki aramızda rabbim olmayanlara da versin.
Mahfiruz sinirlenir- Amin "Hatice."
Kösem- Mahpeyker Kösem benim adım. Hatice yok.
Mahfiruz- Neyse ben artık gideyim. Odamda dinleneyim biraz. bu aylar hassas aylar evladım için.
Kösem- Tabi tabi git dinlen.
Dildar kalfa- Fazla ileri gitmedin mi? Allah olmayanlara da versin falan. Sultan olmaya oldun ama hala dilini zapt etmeyi öğrenemedin.
Kösem- Ya ne deseydim? Duymadın mı söylediklerini? görmedin mi hareketlerini? karnındakini gözümün içine sokacaktı nerdeyse. İyi ki bir gebe kalmış.
Dildar kalfa- O ne derse desin sen alttan al. Her ne kadar hünkar sana divane olsa da sana nikah kıyıp sultan yapsa da senin konumun değişmez. O hatun bir şehzade doğurdumu senin ne aşkın kalır ne de sultanlığın.
Kösem- Olmaz öyle şey. Hünkarım bana derin bir aşkla bağlı.
Dildar kalfa- Olur güzelim olur, Hem de bal gibi olur. Osmanlı da şehzade varsa sen de varsın yoksa sen de yok olursun. Bu duvarların arasında unutulup gidersin. Hünkar kısmına güven mi olur bugün sana deli divane olur tüm cihanı ayaklarının altına serer yarın başka bir hatunu koynuna alır ona methiyeler düzer.
Kösem- Şehzade yoksa bu sarayda bana hayat yok öyle mi yani?
Dildar kalfa- Öyle. Güzellik seni bir yere kadar götürür ondan sonrasına şehzade lazım.
Kösem- Hamamı hazırıla kalfa hünkarımın yanına gideceğim bu gece.
Dildar Kalfa- İşte bu imkansız.
Kösem- Neden imkansız?
Dildar kalfa- Hünkar dün öğleden sonra ava gitti. Aslında av bahane Anadolu'nun her yerinde isyan çıkmış hünkarımız bu yüzden epey bir üzgünmüş. Belli ki kafa dinlemek, biraz düşünmek istemiş.
Kösem- O halde bana neden haber vermemiş?
Dildar kalfa- Hünkar bu ne yapacağı belli mi olur. Şimdi anladın mı şehzade şart derken ne demek istediğimi. Şehzade varsa hünkara, haremdekilere karşı söz hakkın var. Şehzade yoksa hak da yok.
Kösem- Olacak kalfa, şehzade de olacak hak da olacak. Ben bu haremin duvarları arasında yok olup gitmeyceğim, unutulmayacağım. Andım olsun ki unutulmayacağım.
( Kösem sadece haremde unutulmayacağına dair yemin etmişti. Tek amacı hünkarının onu daima sevmesi ve hiç unutmamasıydı. Oysa kader ona öyle bir hayat yazmıştı ki onu değil harem, bin yıl geçse de tüm cihan unutmayacaktı.)
Bölüm sonu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder