İngiliz Kraliyet Ailesi'nin 'ev' olarak kullandığı bu görkemli ortaçağ yapısı 11. yüzyılda inşa edilmiş ve o günden beri krallığın tüm entrikalarına sahne olmuş. İnsan, eski yatak odalarını, salonları, kütüphaneleri, gizli toplantıların yapıldığı yerleri, ziyafetlerin verildiği masaları görünce, bir sarayda yaşanabilecek, tüm ihanetleri, aşkları, komploları, cinayetleri de kolayca hayal edebiliyor.
Anne Boleyn, saraya çok yakın bir ailenin genç ve güzel kızıymış. Fransa'da bir süre Fransız Kraliçesi'nin nedimeliğini yaptıktan sonra İngiltere'ye dönmüş. Kral 8. Henry, bu eğitimli, akıllı ve güzel kıza görür görmez aşık olmuş. Ancak evlenmelerinde bir engel varmış. Kral zaten evliymiş. O sırada, İngiltere dini bakımdan Papa'ya bağlıymış. Papa bu evliliğe izin vermiyormuş. Bunun üzerine Kral, papayı tanımadığını ilan etmiş ve İngiltere'deki bütün kiliseleri kendisine bağlamış. Anglikan Kilisesi'nin kurulmasına ve İngiltere'nin Vatikan'dan ayrılmasına yol açan bu olay, Avrupalı Protestanlar tarafından sevinçle karşılanmış. Anne Boleyn, bu başarıdaki rolü dolayısıyla bir azize mertebesinde değer görmeye başlamış.
Ancak, karşıtları (papa ve Katolikler) onun Hıristiyanlığı yok etmek için gönderilmiş bir cadı olduğunu, iblisle işbirliği yaptığını öne sürüyorlarmış. Anne Boleyn'in erkek evlat doğuramaması, sadece bir tek kız doğurabilmesi, Kral'ı ondan uzaklaştırmış. Çünkü Kral, hata yaptığını, bu yüzden bir lanete yakalandığını düşünüyormuş. Bir spor yarışması esnasında ayağını kırması ve akabinde Kraliçe'nin karnındaki çocuğunu düşürmesi onu iyice çığırından çıkartmış. Papa'nın kendisine yakın adamlarının teşvikiyle karısının kendisine ihanet ettiği iddiasını kabul etmiş. Anne Boleyn, zina ve Krallığa ihanet suçlarından tutuklanarak kuleye hapsedilmiş. İlişkisi olduğu öne sürülen beş kişiden biri kendi öz erkek kardeşiymiş. İşkence altında suçlarını itiraf eden bu beş kişi düzmece bir yargılamanın sonunda idam edilmişler. Anne Boleyn de suçsuzluğu bilinmesine rağmen 3 gün sonraki bir mahkemede suçlu bulunarak ölüm cezasına çarptırılmış.
Ama Anne Boleyn'in huzursuz ruhu Kralı ömrü boyunca rahatsız etmeye devam etmiş. Söylenenlere bakılırsa, elinde kesik başıyla masum kraliçenin hayaleti Windsor'un karanlık koridorlarında, tozlu mazgallarında, gizli geçitlerinde hala dolaşırmış
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder