4 Mart 2016 Cuma

Sarayda İki Venedikli (26. bölüm kardeş katli.)







( Yeni sultan hızlıca tahtına oturur ve kılıç kuşanır. Artık gerekli formaliteleri yerine getirmiş ve osmanlı'nın 12. sultanı olmuştur. Lakin bu kadarı yeterli gelmeyecektir.)

Nurbanu- Aslanım, sonunda hakkın olan tahta sağ salim oturdun. Yüce rabbime şükürler olsun.
Murat- Sizin dualarınız sayesinde validem.
Mihrimah- Yiğidim, benim biricik yiğenim, seni devletimizin başında göremekten dolayı öyle mesudum ki. Yüce rabbimden dilerim ömrü de saltanatın da uzun olsun.
Murat- Amin sultanım, amin.
İsmihan- Abicim, saltanatın daim olsun.
Murat- Sağol benim güzel kardeşim. Bu arada validem tahmin edersiniz ki çok uzun bir yoldan geldim hem de hiç durup dinlemeden. Hayli açım.
Nurbanu- Aç mısın?
Murat- Evet validem. Neden bana öyle şaşkın şaşkın bakarsınız? Hünkar olanlar acıkamazlar mı?
Nurbanu- Aslanım şakanın sırası değil, Derhal divanı toplamalı ve yeni bir sultan olarak vezirlerine ilk emirlerini vermenlisin
Murat- Ne emri valide daha bir gün olmadı ben tahta oturalı, ne divanı? Hemen sefere gidecek değilim ya.
Nurbanu- Murat beni delirtme, sana sefer emri ver diyen mi var? Kardeşlerini unutuyorsun herhalde. Onlar hakkındaki vermen gereken emrirlerden bahsediyorum ben, yüzyıllardır süregelen kaidelerden.
Murat- Yapamam validem, olmaz. Ben bu emri veremem.
Nurbanu- Ne demek veremem? Açlık başına mı vurdu aslanım? Eğer bu emri vermezsen ileride neler olabileceğini hiç düşünmez misin?
Mihrimah- Malesef ki validen doğru der Murat'ım bu emri vermen gerek. Taht böyle bir şey aslanım, acırsan kaybedersin. Söz konusu iktidar olsunca kimse kimseye acımaz. Sen şimdi onlara kıyamıyorsun, acıyorsun ama ilerde onlar sana acımayacaklar. Biri "yapmam dese diğeri ben yaparım" diyecek. Halk ve yeniçeriler de hep senden isteklerde bulunacak. Birinin istediğini vermezsen "taman hünkarım, sen bizi görme, biz de biladerinizi tahta çıkarırız o bizi görür" diyecekler ve sana rahat yüzü göstermeyecekler.
Murat- Lakin hala onlar daha küçük. Onlara nasıl kıyarım. Elimi nasıl kardeş kanına bularım. Yapamam.
Nurbanu:- O küçük dediğin yarın büyüyecek. Acaba o gün geldiğinde o da aynısını senin evlatların için diyecek mi? Asla… asla böyle bir şey söylemeyecek aslanım. Hiç düşünmeden yağlı urganı senin ve evlatlarının boynuna dolayacak. Söz konusu tahtsa ne kardeşin kardeşi gözü görür ne de babanın evladı. Bunu en iyi sen bilirsin. Baban ve amcan Bayezıd’ın yaşadıklarını ve babanın senin istikbalin için yaptığı fedakarlıkları ne çabuk unuttun.
Murat:- Peki ya vicdanımın sesi, o ne olacak validem.
Nurbanu:- Duymayacaksın, başka yol yok aslanım. Nizam böyle kurulmuş. Hadi daha fazla vakit kaybetme de bir an evvel divanı topla. Sokullu Mehmet Paşa senin yanında olacak rahat ol sen.
Mihrimah- Sen bu kararı devletinin istikbali için veriyorsun. Böyle düşün ve geri adım atma.

( Murat validesi ve halasının sözlerinden sonra bu emri vermesi gerektiğinin farkına varır. Hem şimdi o ben kanunlardan vazgeçtim kardeşlerim yaşasın dese yarın onlar Murat'ın evlatları için aynı şeyi demeyecektir. Detirtirmeyeceklerdir. Murat tüm bunları düşünür ve kardeşlerinin katline ferman vermek üzere has odadan çıkar.)

Nurbanu- Benim yanımda olduğunuz ve Murat'ımı bu emir konusunda cesaretlendirdiğiniz için sağolun sultanım.
Mihrimah- Yanılmayasın Nurbanu, ben senin yanında falan değilim. Asla da olmam. Ben sadece Murat'ımın ve devletimizin geleceği için yaptım bunu. İlerde kardeşleriyle birbirlerini yemesinler, düşmanlarımız da bu durumumuzdan faydalanıp üzerimize çullanmasınlar diye yaptım.
(Nurbanu Mihrimah sultana hafifçe gülümser ve içinden)- Neyse ne, sözlerin işime yaradı mı? Yaradı. Ben buna bakarım Mihrimah sultan. Görelim bakalım Selimeye sultan biricik şehzadesi Ahmet'in katline ferman verilince ne yapacak?

Bölüm Sonu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder