6 Temmuz 2015 Pazartesi

Kösem Sultan (8. bölüm iktidar hırsı)



( Kösem sultan büyük validenin tehtitlerinden sonra zor yürüyebilmiş ve odasına gelebilmiştir.)

Dildar Kalfa- Sultanım.
Kösem-Ne var Dildar? Önemli bir şey demeyeceksen lütfen çıkar mısın?
Dildar Kalfa- Önemli bir şey var sultanım. Hem de çok önemli.
Kösem- Nedir o?
Dildar Kalfa- Kuşlardan işittiğime göre bu sarayda yaşayan bir sultan çok üzgünmüş, öyle çok üzgünmüş ki bebeğini bile unutmuş. Ben üzülünce o da üzülür demiyormuş. Oysa ki küçük bebek annesini öyle görmeye hiç dayanamıyormuş. 
Kösem- Kalfa ne saçmalıyorsun sen?
Dildar Kalfa- Diyorum ki sultanım, siz üzülünce karnınızdaki minik şehzademizde üzülüyor. Onu hiç düşünmez misiniz?
Kösem- Canım o benim nasıl düşünmem. 
Dildar Kalfa- Ee o zaman nedir bu haliniz?
Kösem- Sana konuşması kolay. Sen değil ben çıktım büyük validenin karşısına. Neler söyledi bir bilsen. Bana yalancı dedi? "Günahkarsın sen masum değilsin hünkarın aklına girdin nikah kıydın, çocuk yaptın" daha neler neler. Sen biliyor hünkar kendi sevdi beni nikah kıydı. Ben ne yaptı? Hem ne var bunda sultan Süleyman da kıymış nikah Hürrem sultana, Nurbanu sultan da öyle kendisi de kıydırmıştır.
Dildar Kalfa-Kıymamış, daha doğrusu kıyamamış. Nurbanu sultanın şirretinden korkan sultan Murat Safiye sultana nikah kıymamış. 
Kösem- Duydu ben Nurbanu sultan adını ama ne yapmış ki Safiye sultana? 
Dildar Kalfa- Ne yapmamış dersen daha iyi olur. Saymaya kalksak yıllarımız burada konuşarak geçer. Çok çektirmiş. Bir tek şunu bil kafi, söylenenlere göre Safiye sultan aslında bir melekmiş. Kimseye zararı yokmuş derler. Lakin nurbanu ondan bir şeytan yaratmış. Onunla baş edebilmek için hergün biraz daha kana bulamış elini, her gün biraz daha taşlaşmış yüreği ve sonunda herkesin karşısında tir tir titrediği, kimseye acıması olmayan birine dönüşmüş. Ben onunla tanıştığımda çoktan kalbi yok olmuştu. Bu yüzden gerçekte melek miydi yoksa hep böyle bir kadın mıydı bilmem. 
Kösem- Bıraksana sen. melekmiş. unutma ki şeytan da bir melek. Eğer dediklerin gerçek olsa böyle vicdandan yoksun biri olmazdı. Her ne yaşarsa yaşasın bir yerlerde hep saflık kalırdı. Bir kez acımazsa birine ikinci de mutlaka acırdı. Ama o öyle değil gözlerinde hep yanan ve ona yaklaşan herkesi yakan bir ateş var ve o ateş ancak ölümle söner.
Dildar Kalfa- Böyle konuşma ne yaşandı o dönemde kimse bilemez. Hele ki böyle bir haremde saf ve temiz kalmak imkansız gibi birşey. Her yerde bir oyun, her yerde bir ölüm. Her yer kan kokar bu sarayda.
Kösem- Öyle ise beni iyi izle kalfa çünkü ben hiç bir zaman onlar gibi olmayacağım. Kalbimden asla sevgi ve merhamet eksik olmayacak. Bu saraydaki kan kokusunun yerini gül kokusu alacak. göreceksin Dildar, göreceksin. 
Dildar Kalfa- Göreceğim sultanım. hep sizin yanınızda olacak ve size destek olacağım.
Kösem- Elbette olacan. Hele bir olma (gülerler)
Dildar Kalfa- Neyse sultanım haremde yapacak işlerim var ben gideyim. Daha sonra yine gelirirm.
Kösem- Tamam Dildar. çekilebilirsin.

(Kalfa çıkar ve Kösem odasında düşüncelere dalar.)

Kösem- Allahım sen bana yardım et, koru beni. Koru ki bende elleri kanlı bir sultan olmayayım. Bu saraya mutluluğu, huzuru, aşkı getirebileyim. Dildar kalfaya asla değişmeyeceğim dedim. Oysa değişiyorum. Bazen bir hırs kaplıyor yüreğimi, öfkeyle doluyorum. O an çok korkuyorum, ölmekten ve öldürmekten.

Bölüm Sonu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder