Sultan II. Osman 1621 yılında Hotin Seferini gerçekleştirdi. Sefer başarıyla sonuçlandı. Kale ele geçirildi. Ancak karşı tarafın barış isteği ile alındığı için tam bir başarı olarak görülmedi. Hünkar bunu başarısızlık olarak değerlendirdi. Sefer esnasında isteksiz savaşan yeniçeri ocağını kaldırma kararını verdi.
Bu düşünce iyiydi, hem deçok iyiydi çünkü artık yeniçeri eskisi gibi değildi. Devlete yarardan çok zarar getirir olmuşlardı. Bu yüzden hünkarın kararı çok yerinde bir karardı lakin hünkar bu kararı uygulamada çok büyük bir hata yaptı. Hayatına mal olabilecek kadar büyük bir hata. Ocağı kaldırmak için yapılması gereken tüm hazırlıklar tamamlanmadan bu düşüncelerini vezir-i azamı ile paylaştı.
Hünkar vezirine bu düşüncesinin ikisi arasında bir sır olarak kalması gerektiği söyledi. Lakin iki kişinin bildiği bir şeyin artık sır olarak kalamayacağını hesaba katmadı. Kimseye söylemez diyerek aklındakileri ona o da aynı temenni ile hünkarın planlarını karısına anlattı. Karısı da en yakın komşusuna...
Oradan oraya derken bu plan dilden dile dolaştı ve sultanın aklında neler tasarladığı bire bin katılarak tüm Ahali-i Osman'da anlatıldı. Bu söylentiler Kösem sultanın da etkisiyle yeniçeri ocağına ulaştı. Ocak bunu duyar duymaz kazan kaldırdı. Hünkara karşı isyan başlattı. Saraya doğru yürüdüler. Genç sultan ilk başta bu isyanı önemsemedi. Hiç bir tedbir almadı. Lakin isyan hızla büyüdü bastırılamayacak düzeye geldi. Bu noktada hünkar duruma el koymaya çalıştı ama her şey için artık çok geçti.
Hünkar gidişatın iyi olmadığını anlayınca yeniçerinin her isteğini kabul edeceğini söyledi. Ancak hiç bir vaad, hiç bir söz yeniçeriyi durdurmaya yetmedi. Sultan II. Osman (Genç Osman) tahttan indirildi. Bu zamana değin hiç bir padişahın görmediği derecede aşağılanarak Yedi Kule'ye götürüldü. Bir daha da oradan sağ çıkamadı.
Öldürülen sultanın yerine de 11 yaşındaki kardeşi şehzade Murat padişah oldu. (IV. Murat). Yeni sultanın validesi olarak Kösem de valide sultanlık makamına kuruldu ve haremin yönetimini devraldı. Sadece haremin yönetimini de değil Hanedan-ı Al-i Osman'ın tüm yönetiminin sahibi oldu. Oğlu Murat çok küçüktü tahta çıktığında. Padişah olarak tek başına kararlar alıp uygulayacak olgunlukta değildi. Bu yüzden ona naip olarak Kösem devlet yönetiminde yer aldı. Murat büyüyene kadar da devleti tek başına yönetti.
Kösem'in zaferiydi bu. Kazanmıştı işte. Yıllar evvel eski saraya sürüldüğü, çocukluğunu, gençliğini, masumiyetini feda ettiği Topkapı Sarayı artık ona aitti. Ve işte şimdi kaderinin değiştiren bu sarayın tam önünde duruyordu. Onu saraya getiren arabasından indi ve sarayın kapısında durdu. Bir süre öylece bekledi. O muhteşem saraya baktı. Ardından kutuda duran zümrüt yüzüğü (Hürrem sultanın yüzüğü) parmağına taktı ve:
Cehennemi beklerken cenneti buldum Osmanlıda, sultan Ahmet’in kollarında. Her şeyi unuttum. Hayat mutluluktan, aşktan ibaret sandım. Hanedana altı evlat verdim. Ama bir gün Ahmet’imin ölümü her şeyi yıktı. Hayat öyle bir vurdu ki dövülmüş deliye döndüm. Aşk neydi unuttum, merhameti unuttum, serin uykuları unuttum. Her gün cellat bekler oldum.
Ben cellat beklerken Murat’ım tahta çıktı. Şimdi bir daha asla iktidardan vazgeçmemeye, bunun için gerekirse cinayet işlemeye yemin ediyorum.
Ben, Mahpeyker Kösem, bundan böyle Kanımı Hanedan-ı Ali Osman’a sütümü ahaliye akıtacağım. Koskoca bir devleti, sayısız padişahı dize getirip Tüm cihana tek başıma hükmedeceğim. Tarihi padişahlar değil, ben yazacağım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder